“Tarih, öldüreceklerinin önce gözlerini kör eder!”
Karl Marks
14 Mayıs seçimine 13 gün gibi az bir zaman kaldı. Sandık başına gideceğiz. Ya bu faşizan düzen sürecek, ya aydınlık bir geleceğe kapı aralayacağız. Ya tek adam yönetimine, hak hukuk tanımayan yönetime hayır diyeceğiz, ya da yağmacı düzene devam denilecek.
Bu seçim sonucu, tüm Türkiye halk(lar)ı için hayati derecede önemliyken Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri için çok daha önemli. Çünkü 20 yılı aşkındır sömürü ve yağmayı, açlığı ve yoksulluğu, işsizliği, ölümü ve acıyı derinden hisseden işçiler köylüler ve emekçiler oldu.
Sonuçta ya din tüccarlığı ve milliyetçilik bezirgânlığı, halkı bölerek düşmanlaştırma cephesi kazanacak, ya da barış, demokrasi ve kardeşliğe kapı aralanacak.
21 yıldır iktidarda olan AKP’nin halka vereceği ve halka söyleyeceği bir şeyi kalmadığı içindir ki, yeniden din tacirliğine soyunarak din istismarcılığı ve tehditler savuruyor.
Uzun söze gerek yok. Bu seçimde, sömürüye ve yağmaya, işçi katliamlarına, iş cinayetlerine, kuralsız çalışmaya, eğitimin çöpe atılmasına, düşük ücretlere, kölelik koşullarına “evet mi, hayır mı” kararı verilecek. Emek, barış ve demokrasi karşıtı bu iktidara karşı durması gerekenler ise başta işçiler ve emekçilerdir.
Soma’ da, Yalvaç’ta, Ermenek’te, Şirvan’da, Şırnak’ta, Hendek’te, Amasra’da ölenler ayrımsız Kürt, Türk, Arap, Gürcü, Çerkez… Alevi, Sünni, inanan inanmayan işçiler değil miydi?
AKP iktidarında yasaklanan işçi grevleri, patronlara çekilen kıyaklar unutulmamalı. Ve yine ihmal sonucu 6 Şubat depreminde resmi rakamlara göre elli bin civarı ancak gerçek ölü sayısının çok daha fazla olduğu bilinen depremde, yaralanan ve evinden, barkından, işinden, ekmeğinden olan yüzbinlerce mağdur insanın unutulmaması gerekir.
Kısaca geçmişi unutmadan, gelecek için karar verilecek günlerdeyiz.
Bugün 1 Mayıs…
Sömürüde ve yağmada, açlıkta, yoksullukta, eşitsizlikte, iş cinayetleri, maden katliamları, tren faciaları, depremler, sellerde, kadın cinayetleri bütün bunların sorumlusunun kim olduğu sorusunu sormadığımız sürece tamda ilk başta yazdığım Karl Marx’ın tarif ettiği insan tipinden farkımız ne olabilir?
İşte bu soruyu sorduktan sonra, bu iktidarın sömürü ve yağmayı sürdürmek, saltanatlarını korumak, bir avuç zenginin varlıklarına varlık katmak için başvurdukları ayrıştırma hesapları boşa çıkarılmalıdır.
Bundan ötürüdür ki, Ülke tarihinin “en kritik” seçimi olarak kabul edilen ve milyonların geleceğini yakından ilgilendiren 14 Mayıs seçimlerine kısa bir süre kala “1 Mayıs” kutlanacak.
İşçi sınıfının ilk oluşum sürecinden bu yana değişmeyen sloganı olan “insanca yaşam” talebi dünyanın dört bir yanında olduğu gibi ülkemizde de öne çıkarılmalıdır.
2023 1 Mayıs’ı, ülkenin ve halkın büyük bir ekonomik çöküşün eşiğinde olduğu, emekçilerin yaşam koşullarının hiç olmadığı kadar zor ve ağır koşullarda sürdürmeye çalıştığı ve hatta yaşamına yönelik tehditlerin arttığı bir dönemde kutlanacak.
1 Mayıs’tan itibaren seçim sürecinin en hareketli dönemine girileceği dikkate alınırsa, 1 Mayıs’ın “emek ve işçi düşmanı” iktidara karşı büyük bir meydan okuma olarak gerçekleşmesi gerekiyor.
Bu durum 14 Mayıs seçimlerine giderken, ülke çapında yaşanacak “değişim” inancının emekçi halk açısından ne ifade ettiği, sorunun sadece iktidar değişikliği olmadığı ve emekçiler açısından hak mücadelelerinin seçim sonrasında da devam edeceğinin görülmesi açısından ayrı bir önem taşımaktadır.
Dolayısıyla da bu yıl 1 Mayıs alanlarına yansıyacak kitlesel gösteriler 14 Mayıs seçimleri açısından da önemli bir gösterge olacaktır. Bundan ötürü de emekçilerin ekonomik ve sosyal talepleriyle demokratik ve siyasal taleplerin iç içe geçmiş olduğu böylesi bir dönemde kutlanacak olan 1 Mayıs’ta emekçilerin iradesini önce alanlara, sonra sandıklara yansıtılması gerekiyor.
14 Mayıs’ta yapılacak seçimleri emekçiler içinde daha fazla tartıştırmak, emekçileri kendi sınıf çıkarları doğrultusunda taraf olmaya ve oy vermeye çağırmak adına yürütülen bütün çalışmalar, 1 Mayıs’ta ve sonrasında artarak devam ederek 14 Mayıs’a taşınmalı…
Dolayısıyla da Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’na, parlamento çoğunluğunun sağlanabilmesi ve değişim için ise muhalif cepheye oy verilmesi konusunda kitlelerin sabırla ve inatla ikna edilmesi önemlidir.
İsterse yazımızı başladığımız gibi yine Marks’ın sözüyle bitirelim…“İnsanı insan olarak, dünyayla ilişkilerini de insani ilişkiler olarak kabul ederseniz, sevgiyi yalnız sevgiyle, güveni yalnız güvenle değiştirebilirsiniz. Başkaları üzerinde etkili olmak istiyorsanız, başkalarını gerçekten canlandıran ve yüreklendiren biri olmalısınız.”
İşçi Sınıfının Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs kutlu olsun!
Bu makale
1211 kez okundu.
Bu Habere Yapılan Yorumlar ( 0 )