Birinci kuşak olarak ünlü olma şansı yakalamış olan Cengiz Kurtoğlu, Zihni Cinan, Nejat Alp, Arif Susam, Atila Kaya gibi isimlerin yanı sıra adını duyurma şansı bulamamış ama en az diğerleri kadar güzel sesi ve müzik bilgisi olan Kenan Özer, Necati Sarıoğlu, Turan Şentürk, gibi isimlerde o dönemde taverna müziğinin prensleri ve yaşatanlarıydı. 1980’lerin ortalarından başlayarak 2005 yıllarına kadar tavan yapan taverna müziği daha sonra popülaritesini kaybetti, gözden düştü. Taverna salonlarının sayısı azaldı, küçüldü, yok olma noktasına geldi. Yerini daha çok küçük çaptaki türkü barlara bıraktı.
TÜRKİYE’DE BİR DÖNEM TAVERNA FURYASI YAŞANDI
Bir zamanların kral müzik aleti ORG geri planda kaldı. Daha çok düğünlerde kullanılmaya başlandı. Müzik mekanları otantik sazları tercih etmeye başladı. Bunu gören piyanistler ikinci bir enstrüman öğrenmek zorunda kaldılar. Kimi kemençeyi, kimi tulumu, kimi akordeonu, kimisi ise bağlamayı tercih ederek işini kaybetme riskini ortadan kaldırdı. Repertuarlarını değiştirdiler. Ünlü tavernacıların bile isimleri silinirken, bu işi amatör ruhla yapan müzisyenler mesleklerini yapmak için büyük gayretler gösteriyor. Bu süreçte birçok Piyanist-Şantör mesleğini bırakarak başka işler yapmaya başladı.
2’nci kuşak Piyanist-Şantörler arasında ön sıralarda yer alan Abdurrahman Yaşar Turan 20-25 yıl önce tüm Artvin’in yakından tanıdığı güçlü bir ses ve piyanistti. Artvin’in en iyileri arasında yer alınca Artvin’de fazla kalamadı. Büyük şehirlere transfer oldu. Bu nedenle Artvinler onu fazla dinleyemedi. Onun için yeni jenerasyon ve taverna kültürü ile tanışmayanlar onu tanımıyor.
A.Yaşar Turan yaklaşık 20 yıldır İstanbul’da müzik yaparak yaşamını sürdürmektedir. Aynı dönemde başlayıp müziği bırakan birçok piyanistin aksine o mesleğini ısrarla 25 yıldır yapıyor. Her yıl memlekete gelemiyor. Bu yıl Ramazan Ayı fırsatından faydalanarak ailesiyle birlikte memleketine Borçka’ya geldi. Kendi döneminde müzik yapan arkadaşlarını ziyaret etti. Artvin’de 08 Haber gazetesi Başyazarlığı ve muhabirliğini yapan birlikte müziğe başladığı okul arkadaşı Sami Özçelik’i evinde eşiyle birlikte ziyarete den Turan, burada 08 Haber gazetesine özel bir söyleşi gerçekleştirdi.
08 HABER: A. YAŞAR TURAN KİMDİR? NELER YAPAR, KISACA TANIYALIM MI?
-Tabii ki Borçka Balcı köyünde doğdum. İlkokulu köyümde Orta ve Liseyi Borçka’da okudum. Ticaret Lisesi mezunuyum. Biliyorsunuz Ticaret Meslek Liseleri daha çok kısa yoldan hayata atılmak içindir. Biz, maalesef bu yüzden üniversiteye gidemedik. Ama ticareti de yapamadık. Çünkü ticaret herkesin işi değildir.
08 HABER: MÜZİĞE NE ZAMAN NASIL BAŞLADINIZ?
Ortaokul yıllarında. 1983’lerde müziğe ilgim çok arttı. Bir tane bağlama aldım. Onunla çalışma yapmaya başladım. Sonra klavyeler çıktı. Orglar bir anda her yeri sardı. Ben de bu süreçte org çalmaya başladım.Bağlama geri planda kaldı. Ama şunu peşinen söyleyeyim; keşke bağlamayı da aynı anda devam ettirseydim. Daha sonra bu hatayı telafi etmek için bağlamaya çalışıyorum. Müzik hayatımız O dönemde önemli bir müzik Gurubu olan Gurup Çağlayan’da başladı. Sami Özçelik ile birlikte bu gurupta şarkı-türkü söylemeye başladık. Böylece nota yolcuğumuz başlamış oldu. Bunları konuşurken Necati Sarıoğlu, İmdat Ataman, Saffet Uygun’u saygıyla yâd etmek istiyorum. Bizim ilk örnek aldığımız ustalarımızdır. Sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
08 HABER: SİZ HEP DIŞARIDA KALDINIZ. ARTVİN SESİNİZİ DİNLEYEMEDİ? KAÇ YILDIR GURBETTESİNİZ?
Ben liseyi bitirdikten sonra dışarıdayım desem daha doğru olur. Askerlikten önce de Ankara’da müzik yaptım. Sonra askere gittim. Askerliğimi Ankara Armoni Mızıkası’nda yaptım. Benim dönem arkadaşlarım arasında Özcan Deniz, Emrah, Tayfun, Ozan Doğulu, Serdar Ortaç gibi ünlü sanatçılar vardı. Askerlik anılarımı anlatsam ne zaman ne yer yeter. Ama ben anlatırken bile aradan 20 yıl geçmesine rağmen gülüyorum. Askerlik bittikten sonra İstanbul’a gittim.
08 HABER: SİZİN BİR KASET DENEMENİZ OLDU, KLİBİNİZ STAR TV’YE YAYINLANDI.
HATTA TOP 10’DA İLK ÜÇE KADAR ÇIKTI. SONRA NE OLDU? NELER YAŞANDI?
Evet, kötü bir başlangıç yaptık. Şans tabii. Bir maratonda iyi çıkış yapamayan sporcunun nasıl kazanma şansı yoksa bizim sektörde de kötü başlayan bir süreç başarıya ulaşamıyor. Yeşil Müzik’ten bir kasetim çıktı. Çok güzel şarkılar vardı. Daha sonra müzik şirketi fesholdu. Biliyorsunuz Uzan’ların davaları sadece Türkiye’yi değil, halen dünyayı yakından ilgilendiriyor. Daha dün yine gazetelerde haberi vardı, devam ediyor. Ne alakası var derseniz, Yeşil Müzik Hakan Uzan’ın eski eşi Sanatçı Yeşim Salkım’ın müzik şirketiydi. Ben de bu süreçte mağdur oldum. Bir daha da cesaret edemedim. Zaten internet çıktıktan sonra da kimse albüm yapamaz hale geldi. Daha demolarınız elinizdeyken bir bakmışsınız internete düşmüş. Bakın dikkat ederseniz son yıllarda artık albüm yapılmıyor!..
08 HABER: MÜZİKTEN AÇILMIŞKEN DEVAM EDELİM. TÜRK MÜZİĞİ NEREYE GİDİYOR, BİR DÖNEM TAVERNA FURYASI VARDI. SİZ DE O DÖNEMDE BAŞLADINIZ. SONRA ARABESK, FANTEZİ DERKEN SÜREKLİ TARZLAR DEĞİŞİYOR, BU DEĞİŞİMLERİ OLUMLU YÖNDE Mİ YOKSA OLUMSUZ MU BULUYORSUNUZ?
Müziğin dili evrenseldir. Bakın sözlerini anlamadığınız, sadece melodisi çalsa sizi etkileyecek çok güzel eserler vardır. Bunu bir Çinli, İngiliz, Amerikalı, Rus, Türk bestelemiş olabilir. Biz bu bestecileri hayatımızda hiç tanımadığımız halde o müzik bizi her zaman etkiliyorsa, bu dünyanın en çok konuşulan ortak dilidir. Müziğin geliştiği toplumlarda kötülükler yaşanmaz. O toplum hep barışı, sevgiyi, aşkı, güzelliği konuşur. Ben, dünya siyasetçilerinin tamamının önce müzik terapisinden geçirilerek aday yapılmasını isterim. O zaman hiç kimse bırakın insan öldürmeyi, karıncaya bile kıyamazlar. Bakın eskiden şizofrenler, akıl hastaları müzikle tedavi ediliyordu. Hangi makamın hangi hastalıklara iyi geldiği bile belirlenmişti.
SANAYİ DEVRİMİ İNSANI METALLEŞTİRDİĞİ GİBİ MÜZİĞİ DE BOZDU!
Ama ne yazık ki 20. Yüzyıldan sonra sanayi devrimi önce insanı metalleştirdi. Müzik ruhu zedelendi. Doğal olarak müziği de metalaştırdı. Ruhsuzlaştırdı, bozdu. Gürültünün adına müzik dendi. Ben müzikten söz derken bağlama ile başladığımı söylemiştim. Türk Halk Müziği olsun Türk Sanat Müziği olsun, bunlar direk insanın ruhuna hitap ediyor. Müzik ve sözler birbirlerini anlam olarak tamamlıyor. Onun için son yıllarda halk müziğine ilgi büyük. Ancak en büyük tehlike Türk Sanat Müziği’nde yaşanıyor. Dikkat edin son 20 yılda neredeyse hiç Türk Sanat Müziği Sanatçısı yetişmedi. Bizim dönemimizde Nalan Altınörs, Yıldırım Bekçi yetişti. Ondan sonrası yok.
08 HABER: 20 YILI AŞKINDIR İSTANBUL’DA YAŞIYORSUNUZ? İSTANBUL SİZE NEYİ ÖĞRETTİ?
İstanbul birçok ülkeden daha kalabalık nüfusa sahip bir il. İnsan yoğunluğunun en fazla olduğu metropollerin başında yer alıyor. Bu kent dünyanın en güzel kenti. Hani uğruna en çok şiir yazılan il. İkinci sırada Artvin diyoruz. İstanbul güzel diye herkes buraya koşmuş. Bunun birçok nedeni var. Bana sorasınız en büyük neden politiktir. Her siyasi iktidar tavizler vermiş. Gecekondunun başkenti İstanbul bu şekilde oldu. Gün geldi İstanbul’a nehir bağlandı su yetmedi. Yollar, boğaz köprüleri, belediye otobüsleri yetmedi, özel halk otobüsleri yetmedi, taksiler, minibüsler yetmedi. Tren, treylebüs, vapur, metro, Marmaray yetmedi. Uçaklar yetmedi. Bundan sonra da yetmeyecek. Çünkü İstanbul kapasitesinin çok üstünde bir yük altında. Maalesef hiç kimse bunun için çılgın bir proje yapmıyor. Buraya göç eden insanları geriye döndürecek projeler yapsalar şu Marmaray’ın yarı fiyatının altında olur.
Bir kere göçü durduramadığınız sürece bunlar yaşanmaya devam edecek. Bakın son yılarda İstanbul hakkında kimse güzel şiir yazmıyor. Bırakın güzel şiiri, şiir yazmıyorlar. İstanbul’u dinliyorum Gözlerim kapalı… Orhan Veli şimdi o güzel şiiri yazabilir mi? Gözlerini kapatsa gürültüden adam İstanbul’u terk ederdi!..
İstanbul bu haliyle bana; İstanbul’da artık yaşanamayacağını öğretti. Memleketin ne güzel bir cennet olduğunu öğretti. Yan komşumuz Hasan Amca’nın ne temiz insan olduğunu öğretti. Dostluğun hakikisini, samimiyetin sıcaklığını öğretti. Sağlıklı beslenmenin önemini öğretti. Onun için 5-10 yıl içinde memlekete kesin dönüşüm olacak. Ama İstanbul bu şekilde hoyratça yıpratılmamalı. Yeşil alanları daraldıkça çirkin betonlaşmalar gökyüzünü kapatıyor.
08 HABER; MEMLEKETTE NE YAPCAKSINIZ? KAFANIZDA NASIL BİR PROJE VAR?
Artvin’in yerüstü zenginliği, dünyanın hiçbir yerinde olmayacak kadar özeldir. Ne yazık ki bu zenginliğin üzerinde yaşayan çarıklı milyoner gibiyiz. Dünya organik ürünlerin peşine düşmüş. İşte bu ürünlerin üretilebileceği yer Artvin’dir. Organik tarım ve hayvancılık ürünleriyle bir marka yaratılabilir. Bu markanın adı “Artvin” olacak. Bal, mantar, mısır, fındık, üzüm, zeytin, pestil, pekmez, meyve suları, meyve kurusu, sebze çeşitleriyle Artvin gerçekten marka olabilecek potansiyele sahip.
Ama ne yazık ki gördüğüm kadarına; Bizim insanlarımız ellerinden sabanı atmışlar ama beyinlerinde hala karasabanla tarım yapıyorlar. Geleneksel tarımla bu iş olamaz. İsrail eğer Anadolu Kırmızısını bizden alıp, geliştirerek İsrail Kırmızısı üretip bize satmışsa bunun suçlusu biz, bizim eğitim sistemimiz ve politik anlayışımızdır. Birisine parmak uzatırken, farkında olmadan üçünü kendimize çeviririz. Onsan sonra İsrail’e beddualar ederiz, şikâyet ederiz, lanet okuruz. Olmadı politik mesaj için bayrakları yarıya indirip yas tutarız.
Can alıcı soruyu soralım; Peki bütün bunlar neyi değiştiriyor? Maalesef pozitif bilimlerde çok gerilerdeyiz. Hatta Bizans’ın yıkılmadan önce tartıştığı meleklerin cinsiyetindeyiz. İnsanlar artık toplumu ve ülkeyi değil, cebini ve kendisini düşünür hale geldi. Batan geminin en üstünde olmanız sizi boğulmaktan kurtarmaz.
08 HABER: LAF ALFI AÇINCA SAYFALARIMIZDAKİ YER DE DARALIYOR. SON OLARAK ÖZETLE MESLKETAŞLARINIZA, GAZETECİLERE OKURLARIMIZA NASIL BİR MESAJ VERMEK İSTERSİNİZ?
Dünya’nın gelişmiş ülkelerine bakın. Neler yapmışlar, nasıl yapmışlar. Bir de geri kalmış, sömürge ya da yarı sömürge ülkelerine bakın; onlar ne yapmamışlar, neyi atlamışlar da bu halde kalmışlar? Sakın bana birisi efendim her şey para meselsidir demesin. Para dediğiniz şey kâğıt ya da madeni maldan ibaret yenmeyen, koklanmayan her hangi bir eşyadan başka bir şey değil. Kaldı ki Arap ülkeleri parasal olarak dünyanın en zengin ülkeleridir. Ama beyin olarak, pozitif bilimlerde, teknoloji de sanayide, tıpta, tiyatro da sinemada, tarım da neredeyse sıfırdalar. Peki, ama neden? Bu bir kader olabilir mi? İşte benim itirazım da tam bu noktada depreşiyor.
Son olarak; yaşadığımız sürece müzik her zaman kulaklarımızda olacak. Çünkü yaşamın kendisi bir Walstır. Koşuşturmaca dediğinizde ‘2/4” tür. Karadeniz’in dalga vuruşları 7/8’dir, ağıdı, 5/8, el ele tutuşup birlik olmanın adı halaydır, horondur. Her şeyin temelinde ise önce insan olmak vardır.
08 Haber gazetesi bizim sesimiz, nefesimiz oldu. Artvin’de ne oluyorsa buradan öğreniyoruz. Müzisyen olarak hayata atılan fakat daha sonra gazeteciliğe geçen ve bu mesleği tercih eden Sami Özçelik aslında müzikte yetenekli bir kardeşimizdi. Ben açıkçası camiamızdan güzel bir ses ve efendi bir arkadaşımızı kaybetmeyi hiç kabullenmedim. Ama gazetecilikte çok güzel bir çizgi yakaladı. Kendisine başarılar diliyorum. İnanın çok şey var konuşulacak. Ama şimdilik burada bitirelim. İnsanlarımız sıkılmasın. Sizlerin aracılığınızla tüm Artvin halkına en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Bu haber 3738 kez okundu.
Yazan :
Kaynak : Serdar ÖZBAYRAK/ÖZEL HABER